Amerika'nın kuzeyinde bir yerlerde yeni tanışmış iki genç haftasonu
kaçamağı için bir kayak merkezine gidiyorlarmış. Dışarıda fena bir
soğuk varmış, acayip de kar yağmaktaymış. Çift tanışma çabaları içinde
hafiften flört vaziyette, kikirdeyerek, oynaşarak hava koşullarının
elverdiği ölçüde yol almaktaymış.
Ancak kızın çişi gelmiş. Delikanlı biraz dayanmasını rica etmiş. Bir
süre daha gitmişler ama kız dayanamaz hale gelmiş: "Duralım, ben
arabanın arkasında hallederim" demiş. Durmuşlar, kız inmiş arabayı
kendisine siper etmiş, pantolonunu indirip işini görmeye başlamış.
Çocuk centilmen bir tavır içinde kafasını çevirip bir kez bile bakmadan
kızı beklemiş. Beklemiş... Beklemiş...
Kızcağız işini bitirmiş ama ayağa kalkmaya çabalıyor, ama bir türlü
kalkamıyormuş. Çünkü çömelirken kalçasını metal tampona yaslamış, hava
sıfırın altında olduğundan yapışıp kalmış. Pantolonu inik bir vaziyette
olduğundan, yeni tanıştığı çocuğa da seslenip yardım istemekten
utanıyormuş. Arabayı itmiş, montunu çıkarıp, kalçasına sürterek
ısıtmaya çabalamış ama nafile... En sonunda can havliyle "İmdaaat" diye
haykırmış.
Delikanlı zaten iyice meraklandığından koşup gelmiş ki, manzara fena.
Bir süre apışıp kaldıktan sonra, durumu anlayıp kızı kurtarmaya
çabalamış. Ne yaptılarsa olmamış. En sonunda çocuğu aklına bir fikir
gelmiş, ama bu yaşadıkları rezaleti ikiye katlayacağından,
söyleyemiyormuş. Kız yerde kıçı-başı açık otururken donma raddesine
geldiğinden, fazla dayanamamış ve aklına gelen çözümü kıza açmış. Kız
haliyle duyar duymaz "Hayıır! Olamaz" şeklinde nida etse de; biraz
düşününce başka çare olmadığını kabul etmiş. Böylece delikanlı
fermuarını indirip, kızın kalçasına işemeye başlamış. Sonuçta kız
kurtulmuş. Ama çift kayak merkezine kadar birbirleriyle tek kelime
konuşmadan gitmiş ve ayrı odalar tutmuşlar. Böylece muhtemel bir
beraberlik, son yılların en garip sakarlığı yüzünden başlamadan bitmiş..